Bu iki resim, tarafımdan aynı gün güzel yurdumuzda çekilmiştir. Tıpkı yaşamdaki değişimler gibi, her yer gri olmasına karşın, bir kaç saat içerisinde aynı noktada bulutların böylesine inanılmaz ferah bir tablo çizmesi, bence hepimiz için; doğa annenin hoş bir dersi olmalı...
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin..
Sizlere küçük bir dizi halinde, Girit mutfağından örnekler sunmak istiyorum.
Bu mutfağın en büyük özelliği; genel olarak sebze ve Zeytinyağı ağırlıklı
olmasıdır, kısaca sağlık için gereken Güzellikler.. Şimdiden Afiyet olsun.
Yumurtalı Arap Saçı Kavurması :
Yumurtalı Arapsaçı Kavurması gerekli malzemeler :
1/2 kg arapsaçı
1 büyük soğan
2 yumurta
Yumurtalı Arapsaçı Kavurması Yapılışı:
Arapsaçının taze filizleri ve dalları ayıklanır, yıkanır. Tuzlu suda veya buharda haşlanır.
Arapsaçı otu hakkinda:REZENE olarak da bilinir.Ozellikle Ege bolgesinde bulunur. Anasona benzer birkokusu vardır ve Girit mutfağında çok önemli bir yere sahiptir.
Rezene için daha fazla bilgi : http://tr.wikipedia.org/wiki/Rezene
Haydi bugün sizlerle şiir deryasına uzanalım ama günümüzden biraz gerilere doğru gidelim.Gerçi böyle demek de ne denli doğru ya..Öyle güzel yazılmışlar ki,asırlardır kalıcı olmuşlar,halk ağzında atasözüne dönüşmüşler,ben de
sizlere sunmak istiyorum..
" Bir şu'lesi var ki şem'-i canın, Fanusuna sığmaz Asumanın. Şeyh Galip
Can mumunun öyle bir ışığı var ki, göklerin fanusuna sığmaz.
.......................................
"Doğru söylerim halk razı değil,
Eğri söylerim hak razı değil." Anonim ........................................
"Ben göz açmam habdan bidardır gönlümdeki
Gerçi ben mestim veli hüşyardır gönlümdeki." Enderunlu Vasıf
Gönlümde öyle bir aşk var ki, ben uyurken bile uyanık
Ben gerçi mest olmuşum amma, gönlümdeki her an ayık.
..........................................
Fred Astaire ve Ginger Rogers'dan Smoke Gets In your Eyes'ı izleyebilir ve
Sanırım sizde benim gibi, huzur dolabilirsiniz...
Dans dendiğinde aklımıza ne gelir? Sevginin en güzel aktarım yollarından biri..
Pek çok dans türü var, Tango'dan Break Dance'e kadar, ama bunların içinde ikisi
var ki; asla eskimeyeceğini düşünüyorum. Vals ve Tango...
Strauss ailesinin besteledikleri valsler, bilindiği üzere 100 yılı aşkın bir süredir, ruhlarımıza ilaç ve tercüman oluyorlar.
Ya Tango; her ne denli Arjantin kökenli olsa bile, sınırlarötesi bir büyü taşımıyor mu bizlere.. Astor Piazzola'nın tangoları, La Comparsita'nın, Hernando's Hideaway'in, hırs,istek,arzu ve sevgi dolu notaları, bir yerlerimizde saklı tuttuğumuz duygularımızın dışarı vurmasına yardımcı olmuyorlar mı? Ya da onları pekiştirmemize, sevdiklerimize aktarmamıza?
Ne mutlu, sevdikleri ile birlikte dinleme şansına sahip olanlara... :):):)
Edirne'nin kurtuluş törenlerine katılan 'Avcılar', vurdukları hayvanların leşlerini resmi geçitte sergiledi. Protokol selam durdu, çocuklar seyretti
EDİRNE'NİNkurtuluş törenlerine, avcılık kulübü üyelerinin "vahşet sergisi" damgasını vurdu. Kentin düşman işgalinden kurtuluşunun 88'inci yıldönümü için Talatpaşa caddesinde tören düzenlendi. Törende Edirne Valisi Gökhan Sözer, 54. Mekanize Tugay Komutanı Tuğgeneral Cengiz Demirci ve Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi vatandaşları selamladı.
Tören geçişine okullar, askeri birlikler ve kamu kuruluşlarıyla birlikte bu yıl ilk kez Edirne Avcılık ve Atıcılık İhtisas Kulübü üyeleri de katıldı. Ancak kulüp üyelerinin avladıkları hayvanları sergilemesi 'Bu nasıl bir anlayış' dedirtti. Açık kasa ciplerle geçit törenine katılan eli silahlı avcılar, araçlarının üzerine, avladıkları ayı, domuz, tilkileri sergiledi. Onlarca çocuk da meraklı gözlerle hayvan leşlerini izledi.
Bu arada kortejde bulunan kulüp başkanı Murat Şirmen, avcıların daha önce avladığı bir tavşanı Edirne Valisi Sözer'e hediye etmek istedi. Ancak Sözer, tavşanı kabul etmedi. Tören sırasında Edirne Tatlıcı, Kebap ve Lokantacılar Odası tarafından yöreye özgü tava ciğer ve badem ezmesi ile bazı kuruluşların dağıttığı hediyeler izdihama neden oldu. Törenleri protokol tribününde izleyen CHP Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız, Kırkpınar Davul Zurna Ekibi'nin geçişi sırasında gürültüden rahatsız olunca kulaklarını tıkadı. Bu arada geçit töreni sırasında küçük bir kız çocuğu Vali Sözer, Tuğgeneral Demirci ve Başkan Sedefçi'nin bulunduğu protokol tribününe çıkarak bir süre töreni izledi.
Açıkçası bu mim ile ilgili kitap araştırırken,kütüphanemden olabildiğince değişik
bir kitap seçmeye çalıştım ve bu doğrultuda;Sn.Attila Dorsay'ın,
Hayatımızı değiştiren filmler 1995-2005 isimli eserinde karar kıldım.
Konusunda tam bir otorite olan Attila Dorsay'ı ayrıca kişisel olarak da tanırım
ve kitabının 55.sayfasına denk gelen film denetiminde yer alan film ise;
Japon yönetmen Takeshi Kitano'nun Bebekler adlı filmi..
Buyrun 55.sayfadan filmi birlikte izleyelim,ışıklar sönmüş bulunmaktadır;
"Bir yandan geleneksel Bunraku(16.yüzyıldan beri süregelen ve dev bebeklerle
oynanan bir Japon oyunu)sanatından esinlenen, öte yandan
o eşsiz pastel renkleriyle Japon ilk yazını ve onun rengarenk doğasını
tam bir estet gibi kullanan bu film, ayrıca sinema tarihinde yapılmış en etkileyici Aşk filmlerinden biri.."