ZEKİ MÜREN - Bir Demet Yasemen

Posted by agzı bozuk düşmanı



Hanımların yemek listelerine ve nefasetlerine sözümüz yok, tatma ve yeme şansını bulanlara ne mutlu...:)
Ben de en iyisi, bu güzelliklere bir şarkı ile katılayım. Böylelikle  Zeki Müren'i de rahmetle anmış oluruz.

Can Dostları......

Posted by agzı bozuk düşmanı

                                                    CAN DOSTLARINA BAKIN
                                  Nasıl da insanın içine dokunuyor?
                     

Kuzey Ege'de Soğuk...

Posted by agzı bozuk düşmanı


Kuzey Ege'de, yaşadığım bölgede, bu sabah çektiğim kimi resimleri sizlere sunmak istiyorum.Yazın cıvıl cıvıl olan kasabada bir kış sabahı, kar olmadığı zamanlarda böyle doğuyor.
Yaklaşık saat sabahın sekizi ve üzerimde kabanımla, biraz sonra bu manzaranın içine doğru yürüyerek, gazetemi almaya kasabaya gideceğim. Sonrası mı?  Bakalım gün, beraberinde neler getirecek?

Şu an olasılıkla balıkçılar, denizden dönmüş ve ağlarını temizliyor olmalılar, ki birazdan lokanta sahipleri gelip balıkların seçmecelerini alıp giderler, sonra da gidip,balıkçı kahvelerinden çaylarını içecekler. Ara sıra onlara katılıp, yaşadıklarını dinlemek de zevkli ve öğretici oluyor. Ama benim seçeneceğim çay yerine Sahlep elbette..İnsanın içini sıcacık yapıyor, eskiden İstanbul'da Kadıköy-Karaköy vapurlarında içerken olduğu gibi....



Bu vatandaşın adı da, Yumuk...
Uzun süreden beri can yoldaşım, yaklaşık bir yıl oldu elime geleli. İlk gördüğümde boyu, şimdiki bacağının yarısı kadar idi, oysa şimdi kocamaaan oldu.
Evim ile kasaba merkezi arası, yaklaşık deniz kenarından yürüyerek bir km.civarındadır ve bu vefalı dostum, beni o yolda sabahları hiç yalnız bırakmaz. Beraberce yürürüz,sohbet ederiz ve yolun sonunda, ben çayımı içerken, o da sabah poğaçasını bir güzel kemirir..

Bir Sıkıntı Var ki İçimde....

Posted by agzı bozuk düşmanı



İçimde bir sıkıntı var bugün,Allah hayırlara yorsun demekten başka bir çare gelmiyor elimden.Yediğimi, içtiğimi beğenmiyorum.Bir bezginlik var ki, tam görmelik..Yaş dayandı 50'lere, olacak elbette böyle gelip geçişler ... Yaşamımda hiç kendimi bırakmadım asla, çünkü bu fırsat elimize bir kere geçiyor zaten nasıl olsa.Yaptığım yürüyüşlerde doğayı, yanından geçtiğim insanları, her durumu, her olguyu tek tek gözlemlemeye çalışıyorum ama ne fayda. Akşam oluyor, o sessizlik saati ve ben ancak, netteki dostlarıma ulaşabiliyorum. Buna da şükretmek gerektiğini ayrıca biliyorum...


KARANLIK BİR DÜNYADA BİLİMİN MUM IŞIĞI..

Posted by agzı bozuk düşmanı

Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı
The Demon-Haunted World - 1995
Carl Sagan
Çeviri: Miyase Göktepeli
Sayfa Sayısı: 472
17. Basım -2500 Adet
Pek az sayıda bilim adamı, bilimin merak, heyecan ve coşkusunu geniş kitlelere aktarmada Carl Sagan kadar başarılı olabilmiştir. Pulitzer Ödülü’ne sahip Sagan’ın milyonların düş gücünü yakalama ve zor kavramları anlaşılır bir biçimde aktarabilme yetisi okurlar açısından gerçek bir kazanımdır.

Akıldışılığın ve batıl inançların egemen olacağı yeni bir Karanlık Çağ’ın eşiğinde olup olmadığımız sorusu, Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı’nın çıkış noktası.
Kitapta bir yandan bilimsel çalışmalara neden kara çalındığı sorgulanırken, bir yandan da uzaylılarca kaçırılma, "bağlantı kurma" ve şifacılık gibi konuların içyüzü gözler önüne seriliyor. Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı, Sagan’ın bilimle bir ömür boyu süren gönül ilişkisinin bir bildirgesi sayılabilir.
TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 85
Kaynak : http://www.tubitak.gov.tr/sid/0/cid/1663/index.htm



Carl Sagan (1934-1996)
Çalışmalarında her zaman bilimsel yöntemi savunmuştur.

TÜM BİR YAŞAM...

Posted by agzı bozuk düşmanı



ÖZLEM DUYMAK BUDUR İŞTE..

Felsefe Yazımı ve kişisel Gelişim Kitapları

Posted by agzı bozuk düşmanı


Aslında pek çok blogda, farklı konularda felsefi metinler görüyorum ve kimisi bana yararlı görünüyor, kimisi ise sadece yaşamış olana fayda vermiş gibi geliyor.
Birikimlerin dostlar ile paylaşılmasından yanayım elbette ama, şöyle bir de düşünüyorum da, genel olarak yaşananlar kişisel bazda oluyor hali ile.. Durum da böyle olunca ve herkesin koşulları da farklılıklar taşıdığına göre, ortak paydayı  bulmak bana zor gibi geliyor... Bilmem belki de yanılıyorumdur, ama şu an içimden geçen düşünceler bunlar...İnsan ruhu ve labiretleri hakkında o kadar çok kitap yazılmış ki, bunların hangisinin yararlı olacağı okuyana kalmış gibi gözüküyor.
Piyasa da kişisel gelişim kitaplarından geçilmiyor ve bunların yararlı olduklarını pek düşünemiyorum. Hemen hemen hepsi bir takım saptamalardan, önerilerden oluşuyor ve bana para kazanma amacını taşıdıklarını düşündürüyor,büyük ölçüde okuyana yarar kazandırmayı değil....
İnancım o ki; herkesin en iyi başvuru kaynağı kendi deneyimleri ve gerçek dostların da olabildiğince katkıları...
Deneyimlerimiz en kıymetli hazinelerimizin başlarında gelmeli bence, çünkü bizlerden sonra gelecekler var...

Awaara / Raj Kapoor-Nergis

Posted by agzı bozuk düşmanı



Raj Kapoor ve Nergis'in Yıllarca ülkemizi sarsan filmi Avare'nin müziğini sizlere sunmak istedim.Umarım beğenirsiniz.

Aşk Üzerine Güzel Sözler..

Posted by agzı bozuk düşmanı

" Söylenilmez söylenilse fehm olunmaz neyleyim, Pes leb-i hamuşumuz bu defterin imzasıdır."           
                                                                                                                        Esrar Dede              
Aşkın gerçekleri bir türlü söze sığmaz, o yüzdendir ki susan dudaklarımız bu defterin mührü olarak daima kapalı durur.

                                                                       *****

 "Destimde cam görse benim sernigün eder, Nadana sagar istese, ratl-ı giran verir."     
                                                                                                                        Nef'i
Felek,benim elimde küçük bir kadeh görse onu baş aşağı çevirip döker de, layık olmayan cahil kişilere bir kadeh isteseler,onlara koca bir şişe verir.
                                                         

"Özlemin Eski Tadı Yok..."

Posted by agzı bozuk düşmanı




 Bir adam hafta sonları evinde ne yapar? Ya kahveye gider, ya da oturur gazete okur. Eh!! gazeteler bittiğine ve kahvehane alışkanlığı da olmadığına göre, dostlar ile sohbet, elbette en iyisi...
Hadi bugün biraz sinemada gerilere, şöyle klasik filmlere doğru bir yolculuğa çıkalım. Biliyorum, fazla ve uzun yazılar daima göz yorar, bıktırır.Bende sözü çok uzatmadan, sizlere o filmlerin posterlerinden örnekler sunmak ve bir de unutulmaz bir filim melodisini dinletmek arzusundayım.(Francis Lai'nin muhteşem bestesi Love Story)
Bu filmleri kişisel arşivimde veya TV.'lerde tekrar izlediğim zaman, inanın bana o kadar çok ayrıntı yakalıyorum ki, zamanın da nasıl kaçırdığıma şaşırıyorum.Üstelik de sinemanın o eski, güzel ışıltısını yeni çevrilen pek çok filmde bulamadığımı düşünerek...
Kazablanka'da Humphry Bogart'ın o hüzünlü bakışlarını,Rüzgar Gibi Geçti'de Clark Gable ve Viven Leigh arasındaki çekişme ve doğan aşkı, Tiffany'de Kahvaltı'da, Audrey Hepburn'un zerafetini bugün yakalamak ne mümkün !!! Bulduğunuz veya tesadüf ettiğiniz zamanlarda bu filmleri izlemenizi öneririm, görün bakın yitip kaybolduğunu sandığınız ne çok evrensel değeri onlar da bulacaksınız.
Malum; Simone Signoret bunun farkına varmış olmalı ki; kitabının adını bile bu duygu ile koymuş;
                          " Özlemin Eski Tadı Yok."        

Francis Lai Theme From Love Story

Posted by agzı bozuk düşmanı