"Özlemin Eski Tadı Yok..."
Posted byBir adam hafta sonları evinde ne yapar? Ya kahveye gider, ya da oturur gazete okur. Eh!! gazeteler bittiğine ve kahvehane alışkanlığı da olmadığına göre, dostlar ile sohbet, elbette en iyisi...
Hadi bugün biraz sinemada gerilere, şöyle klasik filmlere doğru bir yolculuğa çıkalım. Biliyorum, fazla ve uzun yazılar daima göz yorar, bıktırır.Bende sözü çok uzatmadan, sizlere o filmlerin posterlerinden örnekler sunmak ve bir de unutulmaz bir filim melodisini dinletmek arzusundayım.(Francis Lai'nin muhteşem bestesi Love Story)
Bu filmleri kişisel arşivimde veya TV.'lerde tekrar izlediğim zaman, inanın bana o kadar çok ayrıntı yakalıyorum ki, zamanın da nasıl kaçırdığıma şaşırıyorum.Üstelik de sinemanın o eski, güzel ışıltısını yeni çevrilen pek çok filmde bulamadığımı düşünerek...
Kazablanka'da Humphry Bogart'ın o hüzünlü bakışlarını,Rüzgar Gibi Geçti'de Clark Gable ve Viven Leigh arasındaki çekişme ve doğan aşkı, Tiffany'de Kahvaltı'da, Audrey Hepburn'un zerafetini bugün yakalamak ne mümkün !!! Bulduğunuz veya tesadüf ettiğiniz zamanlarda bu filmleri izlemenizi öneririm, görün bakın yitip kaybolduğunu sandığınız ne çok evrensel değeri onlar da bulacaksınız.
Malum; Simone Signoret bunun farkına varmış olmalı ki; kitabının adını bile bu duygu ile koymuş;
" Özlemin Eski Tadı Yok."
2 yorum:
Dünya hep kötüye gitmeyecek. Sanırım inişler ve çıkışlar olacak. Bir gün gene zarif insanların çağı gelecek.
Haklısınız Sn.Sarkaç,
Keşke o çağı görmek bizlere de kısmet olsa.
Yorum Gönder