Boş bir defterde boş bir sayfa açtım önüme,o güzel kitabı okuduktan ve
filmini izledikten sonra ne yapacağıma karar veremeden.
Tüm insanların umutsuz,ümitsiz yaşayamayacağını söyleyen,içindeki çocuğun
asla ölmeyeceğini gösteren o güzel kitabı okudum yeni baştan ve Peter Pan'in ülkesine,
varolmayan ülkeye gittim.Dolaştım bir baştan bir başa,dev gibi ama şefkatli dalgalarda
yüzdüm,korsan teknelerini bulutlardan izledim,koklayınca insana bambaşka güzellikleri
veren çiçekleri gördüm,perilerin perilere masallar anlattıkları öykü şölenlerine katıldım.
Biliyordum ama tekrar öğrendim ki,çocuklar;her biri birer Peter Pan olan çocuklar,
"ne olur büyümesinler" dediğimiz çocuklar,yani biz;kendimiz,neler istersek,
neler umarsak yaşamdan,karşımıza gelen yol sapaklarında hep aynı
kilometre taşını göreceğiz,hani üzerinde "istemek,başarmanın yarısıdır."yazan tabelayı...
Bir şefkat yumağında sevgiye sarıldım,yüreğimdeki kadında.
İstedim ki,beni bilsin,beni öğrendikçe öğrensin,daha iyi öğrensin.
Samuel Beckett'in dediğince;"yenil,daha iyi yenil,yenildikçe öğreneceksin."
sözünü tersine çevirsin.Demem o ki;beni sevsin,daha çok sevsin,
elimin o'nun eli olduğunu daha iyi bilsin,yüreğimin varolmayan değil
ama varolan bir ülke olduğunu hissetsin,o ülkenin tek yurttaşının
her daim kendisi olacağını sindirsin benliğine ve elbette beni sevsin.
Sanmasın ki ben; yüreği yaralı bir çocuğum,aksine ben,yüreği tıka basa
sevgisi ile dolu bir insanım,bir koca adam ama belki de bir küçük çocuk.
Belki de Peter Pan'ın bile yerinde olmayı isteyeceği bir çocuk.
Varolmayan bir ülkede yetişmesi olanaksız bir sevgiyi
yüreğinde taşıyan bir koca çocuk/adam'ın yerinde olmayı kim istemez?
Hele öylesine seviliyorsa,hele bir de,gözünün içine bakılıyor,özen gösteriliyor ise,insan daha ne ister!!
Varolmayan ülkede herkes,herkesin dostu,sevdiği,arkadaşıdır.
Evlatsız bir baba göremezsiniz,bir banka oturmuş,hayalindeki oğlunu
veya kızını göğsüne bastırmış,o'nunla avunan...Ya da bir anne de bulamazsınız,
aynı avunma duygusunu paylaşan.Banklar boş değildir,parklar sessiz değildir,
yürekler gözyaşı dolu değildir.Yaşamak sadece yaşamak değildir.
Yaşamak nefes aldıkça,O'nun da her nefesde sizi andığını bildikçe,yaşamaktır.
Bunca güzellik arasında ben;bilirim ki,ben bir kemanım ve beni çalan o narin eller,
olabilecek en güzel notaları çıkartmaya çalışırlar.
O Senfoninin yazılma sürecinin nice sabıra gereksinmesi olduğunu farkederler...
Varolmayan ülke belki bir masaldır ama nasıl bir masaldır ki;
küçük kibritçi kız,burada hiç üzülmez,Scrooge hiç bir zaman cimrilik yapmaz.
Alice o kocaman çukura düşmez,Pamuk Prenses uyumaz ama eve gelecek prensini bekler,
hele Külkedisi ocak temizlemez...Çocuklara ve çocukluğu yitirmeyen
büyüklere yıllarca dostluk yapan bu güzel arkadaşlarımızın,
dostlarımızın hiçbirisi artık üzülmezler..Çünkü;...
Çünkü bu ülkeyi varolur kılan,iki güzel insanın biricik sevgisidir.
filmini izledikten sonra ne yapacağıma karar veremeden.
Tüm insanların umutsuz,ümitsiz yaşayamayacağını söyleyen,içindeki çocuğun
asla ölmeyeceğini gösteren o güzel kitabı okudum yeni baştan ve Peter Pan'in ülkesine,
varolmayan ülkeye gittim.Dolaştım bir baştan bir başa,dev gibi ama şefkatli dalgalarda
yüzdüm,korsan teknelerini bulutlardan izledim,koklayınca insana bambaşka güzellikleri
veren çiçekleri gördüm,perilerin perilere masallar anlattıkları öykü şölenlerine katıldım.
Biliyordum ama tekrar öğrendim ki,çocuklar;her biri birer Peter Pan olan çocuklar,
"ne olur büyümesinler" dediğimiz çocuklar,yani biz;kendimiz,neler istersek,
neler umarsak yaşamdan,karşımıza gelen yol sapaklarında hep aynı
kilometre taşını göreceğiz,hani üzerinde "istemek,başarmanın yarısıdır."yazan tabelayı...
Bir şefkat yumağında sevgiye sarıldım,yüreğimdeki kadında.
İstedim ki,beni bilsin,beni öğrendikçe öğrensin,daha iyi öğrensin.
Samuel Beckett'in dediğince;"yenil,daha iyi yenil,yenildikçe öğreneceksin."
sözünü tersine çevirsin.Demem o ki;beni sevsin,daha çok sevsin,
elimin o'nun eli olduğunu daha iyi bilsin,yüreğimin varolmayan değil
ama varolan bir ülke olduğunu hissetsin,o ülkenin tek yurttaşının
her daim kendisi olacağını sindirsin benliğine ve elbette beni sevsin.
Sanmasın ki ben; yüreği yaralı bir çocuğum,aksine ben,yüreği tıka basa
sevgisi ile dolu bir insanım,bir koca adam ama belki de bir küçük çocuk.
Belki de Peter Pan'ın bile yerinde olmayı isteyeceği bir çocuk.
Varolmayan bir ülkede yetişmesi olanaksız bir sevgiyi
yüreğinde taşıyan bir koca çocuk/adam'ın yerinde olmayı kim istemez?
Hele öylesine seviliyorsa,hele bir de,gözünün içine bakılıyor,özen gösteriliyor ise,insan daha ne ister!!
Varolmayan ülkede herkes,herkesin dostu,sevdiği,arkadaşıdır.
Evlatsız bir baba göremezsiniz,bir banka oturmuş,hayalindeki oğlunu
veya kızını göğsüne bastırmış,o'nunla avunan...Ya da bir anne de bulamazsınız,
aynı avunma duygusunu paylaşan.Banklar boş değildir,parklar sessiz değildir,
yürekler gözyaşı dolu değildir.Yaşamak sadece yaşamak değildir.
Yaşamak nefes aldıkça,O'nun da her nefesde sizi andığını bildikçe,yaşamaktır.
Bunca güzellik arasında ben;bilirim ki,ben bir kemanım ve beni çalan o narin eller,
olabilecek en güzel notaları çıkartmaya çalışırlar.
O Senfoninin yazılma sürecinin nice sabıra gereksinmesi olduğunu farkederler...
Varolmayan ülke belki bir masaldır ama nasıl bir masaldır ki;
küçük kibritçi kız,burada hiç üzülmez,Scrooge hiç bir zaman cimrilik yapmaz.
Alice o kocaman çukura düşmez,Pamuk Prenses uyumaz ama eve gelecek prensini bekler,
hele Külkedisi ocak temizlemez...Çocuklara ve çocukluğu yitirmeyen
büyüklere yıllarca dostluk yapan bu güzel arkadaşlarımızın,
dostlarımızın hiçbirisi artık üzülmezler..Çünkü;...
Çünkü bu ülkeyi varolur kılan,iki güzel insanın biricik sevgisidir.
Not: J.M.Barrie,Peter Pan'ın yazarıdır.Yaşamını Johnny Depp,Finding Neverland(varolmayan ülkeyi bulmak)adlı filmde canlandırmıştır.
2 yorum:
Çocukluğumuzdaki masallar....Her biri yaşamdan kesitler.Hepsi mutlu sonla biter.Ama biter işte.Biz de okuduğumuz o masalların mutlu sonlarını duymak için bir kere daha, bir kere daha dinleriz o unutulmaz masalları.Keşke gerçek hayatta da bütün sonlar mutlu bitse...Bu mümkün olamayacağına göre, her koşulda mutlu olabilmeyi becerebilmek kalıyor geriye.Bu da ancak gerçek sevgiyi hiç kaybetmemek ile mümkün.Yeter ki o sevgi hep taze kalsın....
Çok haklısınız Defne Hanım.Gerçek sevgiyi bulduğumuzu bildiğimiz anda,o sevgiye sahip çıkmalıyız.Belki masallar biter ama,yaşam malum;sevdikçe,sevildikçe bir anlam kazanır.
Yorum Gönder